Livorno II.

Sabah bizi bıraktıkları yerden devam ediyoruz. Önce Marsilyalıları karşılayacağız. Müdavimleri oldukları bara doğru yol alıyoruz. Biz varmadan çoktan biralarını yarılamışlar bile. Ayaküstü hasret giderdikten sonra bu sefer istikamet stadyum. Bana gündüz gözüyle şehri görme fırsatı da doğmuş oluyor. Küçük bir liman kasabası beklerken basbayağı bir şehirmiş Livorno. Tarih boyunca saldırılara hedef olduğundan italyan estetiğinden biraz muzdarip. Yine de insana garip bir huzur veriyor burası. Pazar günü nedeniyle her yer tenha ama limandaki küçük barlar ve lokantalar tıklım tıklım. Stada doğru yaklaşırken stadın etrafındaki köşelerde toplanan taraftar grupları da artıyor. Daha saat 11 ama herkes bir araya gelmiş stada karşı birasını yudumluyor. Bunlara 60-70 yaşlarındaki amcalar da dahil. Bir süre ayakta muhabbet ediyoruz, ama Pisa`ya gidip gelesimiz var. Utana sıkıla izin isteyeceğiz malum Pisa ezeli düşman. Ama Pisa da en az Livorno kadar komunist en az onlar kadar aktivist. Hem politik hem de coğrafi açıdan birbirine o kadar yakın iki şehir neden düşman olur anlamak mümkün değil. Pisa"ya bizimle beraber gelmek istiyorlar. Biraz tedirginlik duyuyorlar anlaşılan ama ikna ediyoruz. Pisa tarihi yapısıyla çok güzel bir şehirdir mutlaka görün tabi ama Pisa merda! Pisa Livorno`ya 15 dakika uzaklıkta yolunuz düşerse bir gün, aklınıza bulunsun. Neyse ki ziyaretimiz 2 saati bulmadan geri dönüp toplandıkları restaurantı aramaya başlıyoruz. Biz daha yeni aramaya başlamışken onlar bizi buluyor! Bu ne hız.. Kesin bizi takip ediyorlardı.

Maç için stadın dışında kolumun altında Original bayrağı, biletsiz yan kapıdan içeri giriyoruz. Tribünün şehirde belirgin bir hakimiyeti var, bu her yerde hissediliyor. Girişte problem yaşamadan yerimizi alıyoruz. Beklediğimden daha az bir kalabalık ve büyük boşluklar var tribünde. Artık Lazio ve Roma maçlarında doluyormuş stad. Tribün yasağı buraları da sarmış. Grup olarak seyahat yasağı nedeniyle sadece Napoli`nin münferit taraftarları yerini almış. Ultralar için ayrılan kısım bomboş. Stad çevresindeki rahatlık biraz da o yüzdenmiş. Biraz hevesim kırılıyor. Şiddet heveslisi değilim ama karşında İtalya`nın en sağlam ultra gruplarından birini görmek yerine beton sıraları seyrediyorsun. Maç da öyle keyifsiz bitiyor zaten. 2 golle geçiyor Napoli Livorno`yu. Kale arkasındaki eski BAL`ın konuşlandığı artık Livornesi ve Visitors gruplarının birlikte takıldıkları orta kısım maç boyunca susmuyor. Maçın tek keyifli yönü buydu. Yıllardır youtube`dan dinlediğim şarkıları orda duymak enteresan bir duygu. Fotoğraflardan görmeye alıştığım oraklı çekiçli politik tribünün yerinde yeller esiyor ama şarkılar aynı şarkılar. Dediğim gibi sadece Lazio ve Roma maçlarında eski günlerine dönüyormuş tribün. Apolitikleşme sürecinin getirdiği değişim iyice belirgin artık. Üzülmeli mi bilmiyorum ama politikanın takım desteğinin önüne geçtiği bir dönemin kapanması kaçınılmazdır belki de. Kim bilir...

Son not: İtalyan ultralarının geçirdiği değişim ve tribünlerin son haliyle ilgili güzel bir söyleşiyi şurdan okuyabilirsiniz.

İTALYAN ULTRALAR ÜZERİNE SÖYLEŞİ I. bölüm
İTALYAN ULTRALARI ÜZERİNE SÖYLEŞİ II. bölüm
İTALYAN ULTRALARI ÜZERİNE SÖYLEŞİ III. bölüm

No comments: